Doç. Dr. Habib Çil
Ayak yaraları, birçok kişi tarafından yalnızca dermatolojik ya da ortopedik bir sorun olarak değerlendirilse de, altta yatan kardiyovasküler problemlerle yakından ilişkili olabilir. Özellikle kronik, geçmeyen veya sık tekrarlayan ayak yaraları, kardiyovasküler sistemin ciddi bir alarmı niteliğinde olabilir. Bu yazıda, ayak yaralarının kalp ve damar sağlığıyla olan bağlantısı, tanı ve tedavi yaklaşımları ele alınacaktır.
Ayak Yaraları Neden Kardiyolojinin Konusu Olabilir?
Ayak yaraları genellikle diyabet, damar tıkanıklığı, enfeksiyonlar ve travmalarla ilişkilendirilir. Ancak bu yaraların altında yatan temel neden, periferik arter hastalığı (PAH) gibi sistemik dolaşım bozuklukları olabilir. Kalp damar hastalıkları ile periferik damar hastalıkları çoğu zaman birlikte seyreder. Kalp hastalığı olan bireylerde, ayak damarlarında da daralma ve tıkanıklık riski artar. Bu durum, ayaklara yeterli kan gitmemesine ve buna bağlı olarak dokuların iyileşememesine neden olur. Sonuç: geçmeyen, kolay enfekte olan, derinleşen ayak yaraları.
Ayak Yaralarının Kardiyolojik Belirtilerle İlişkisi
Kardiyovasküler sistemin zayıflaması, özellikle periferik kan dolaşımını etkiler. Bu durumun klinik belirtileri arasında:
- Ayaklarda geç iyileşen yaralar
- Ayak parmaklarında morarma veya siyahlaşma
- Soğuk ve soluk ayaklar
- Dinlenme halinde dahi ayaklarda ağrı
yer alır. Bu semptomlar, kalp damar tıkanıklığı veya yetersizliği ile bağlantılı olabilir. Bu nedenle, ayak yaraları sadece bir deri problemi değil; bir sistemik dolaşım bozukluğunun cilt üzerindeki yansımasıdır.
Periferik Arter Hastalığı ve Ayak Yaraları
Periferik arter hastalığı (PAH), kol ve bacaklara giden damarların daralması ya da tıkanmasıyla karakterizedir. PAH, genellikle ateroskleroz yani damar sertliğiyle birlikte görülür ve kalp damar hastalıklarının habercisi olabilir. Ayak yaralarının altında yatan nedenlerin başında PAH gelir.
Düşük efor toleransı, yürüme sırasında ayaklarda ağrı (klaudikasyo), soğukluk hissi ve iyileşmeyen yaralar PAH’ın uyarı işaretleridir. Erken tanı konulmadığında bu durum, ayak kaybına kadar giden ciddi sonuçlar doğurabilir.
Ayak Yaralarında Kardiyolojik Değerlendirme Neden Önemlidir?
Ayak yaraları olan bir hastada kalp değerlendirmesi yapılmadan sadece yaranın pansumanı ya da antibiyotik tedavisi geçici çözümler sağlar. Oysa ki:
- Kalp yetmezliği olan hastalarda doku perfüzyonu düşer.
- Koroner arter hastalığı olan bireylerde dokulara yeterli oksijen gitmez.
- Hipertansiyon, damar duvarını zayıflatır, yara iyileşmesini yavaşlatır.
Bu nedenle ayak yaraları, multidisipliner bir bakış açısıyla ve özellikle kardiyolojik değerlendirme ile ele alınmalıdır.
Tanı Yöntemleri
Ayak yaraları olan bir hastada kardiyolojik olarak aşağıdaki tetkikler önemlidir:
- Doppler Ultrasonografi: Ayak ve bacak damarlarındaki tıkanıklık düzeyini gösterir.
- Anjiyografi: Girişimsel olarak damar yapısının detaylı görüntülenmesini sağlar.
- Ekokardiyografi: Kalp fonksiyonlarının değerlendirilmesi için kullanılır.
- Efor Testi veya MRG Anjiyo: Sistemik dolaşım yetmezliği hakkında bilgi verir.
Tedavi Yaklaşımları
Ayak yaralarının tedavisi yalnızca lokal müdahalelerle sınırlı kalmamalı, sistemik bir yaklaşım izlenmelidir:
- Medikal Tedavi: Antiplatelet ilaçlar, kolesterol düşürücüler, damar genişleticiler.
- Girişimsel İşlemler: Balon anjiyoplasti veya stent uygulamaları.
- Yaşam Tarzı Değişikliği: Sigaranın bırakılması, egzersiz, sağlıklı beslenme.
- Yara Bakımı: Kardiyolojik kontrol altında multidisipliner ekip (dermatoloji, enfeksiyon, damar cerrahisi) ile takip.
Ayak Yaraları İhmal Edilmemeli
Unutulmamalıdır ki, ayak yaraları sadece bir cilt problemi değildir. Gecikmiş tanı ve tedavi, ampütasyon (uzuv kaybı) ile sonuçlanabilir. Bu tür durumlarda kalp damar sağlığının değerlendirilmesi, hayat kurtarıcı olabilir. Ayaklarda meydana gelen yaralar, aslında kalbin sessiz çığlığıdır. Bu çığlığı duymak, erken müdahale etmek ve uygun tedavi ile bu hastaların yaşam kalitesini artırmak mümkündür.